Leonardo DiCaprio bu yapımda, çok yetenekli bir hırsız olan Dom Cobb ile karşımızda. Uzmanlık alanı, zihnin en karanlık ve savunmasız olduğu rüya anında, bilinçaltının derinliklerindeki değerli sırları çekip çıkarmak ve onları çalmaktır. Cobb'un insanlarda nadiren görülebilecek bu yeteneği onu kurumsal casusluğun tehlikeli yeni dünyasında aranan bir oyuncu yapmıştır. Aynı zamanda bu durum onu uluslararası bir kaçak yapmış ve sevdiği her şeye malolmuştur. Cobb'a içinde bulunduğu durumdan kurtulmasını sağlayacak bir fırsat sunulur. Ona hayatını geri verebilecek son bir iş; tabii eğer imkansız 'Başlangıç'ı tamamlayabilirse.
Hem Martin Scorsese’nin hem de Robert De Niro’nun filmografilerindeki belki de bu en çarpıcı filmde, 70’lerin Manhattan gecelerinde taksicilik yapan Vietnam gazisi Travis’le birlikte sokaklardayız.Hikaye boyunca etrafındaki hayatla ve yolunun kesişeceği "toplumun pisliğiyle" (bir çocuk fahişe, güzel bir sarışın, başkan adayı bir senatör, gözü dönmüş bir kadın satıcısı) bir türlü iletişim kuramayacak olan Travis, en nihayetinde ipleri eline alacaktır. Üstelik gündüzleri izlemeye gittiği belden aşağı filmlerdeki "vahşi" bir stilde...Sadece eşsiz senaryosu ve oyunculuklarıyla değil, sıradışı sinematografisiyle de tüm zamanların en etkili filmlerinden biri...
1983 yılı yazı sırasında 17 yaşındaki Amerikalı-İtalyan Elio Perlman günlerini ailesinin İtalya'nın kuzeyindeki 17. yüzyıldan kalma villasında klasik müzik yaparak, okuyarak ve arkadaşı Marzia ile flört ederek geçirmektedir. Elio, Greko-Roma kültüründe uzmanlaşmış seçkin bir profesör olan babası ve onu elit kesim meyveleriyle, doğal lezzetlerle şımartan, çevirmen olan annesi Annella ile bir arada olmaktan ziyadesiyle memnundur. Elio'nun olgunluğu ve entelektüel birikimi, onu tam teşekküllü bir yetişkin gibi gösteriyor olsa da özellikle kalpteki konularda onun hakkında hala masum ve biçimlenmemiş olan çok şey vardır. Bir gün, doktorasını sürdüren büyüleyici bir Amerikalı bilim adamı olan Oliver Elio'nun babasına yardım etmek göreviyle yıllık yaz stajyeri olarak villaya gelir. Güneşin ışıltılarının arasında Elio ve Oliver hayatlarını sonsuza dek değiştirecek bir yaz boyunca yeşermekte olan arzunun güzelliğini keşfedeceklerdir.
Zengin medya patronu Charles Foster Kane kendi özel şatosu Xanadu'da ölür. Ölürken son söz olan Rosabud'u fısıldar. Bütün gazetelerde Kane ile ilgili değişik hayat hikayeleri yayınlanır. Genç bir gazeteci Kane'nin son sözünün ne anlama geldiğini araştırmak için görevlendirilir. Gazeteci Kane'nin yakınlarıyla iletişime geçer. Biz de Kane'nin geçmişine tanık oluruz. Bu bireysel hikaye aynı zamanda mükemmelliyetçiliğin ve otoriter yönetimin hazin sonuçlarını da göstermektedir.
1917, I. Dünya Savaşı'nın doruk noktasında, kendilerine imkânsıza yakın bir görev verilen iki İngiliz asker Kıdemsiz Onbaşı Schofield ve Kıdemsiz Onbaşı Blake'in hikâyesini anlatıyor. Blake'in abisinin de içinde bulunduğu 1.600 asker bir tuzağa doğru ilerlemektedir. Askerlerin hayatlarını kurtaracak mesajı düşman bölgesini geçip tabura ulaştırmak için Schofield ve Blake zamanla yarışacaktır.
Londra’da kurduğu suç imparatorluğunu bırakmak isteyen Mickey Pearson, ailesi ile birlikte Amerika’ya dönmeyi planlar. Kendisine yeni bir hayat kurmayı planlayan Mickey, işlerini devretmek için ünlü bir milyarder olan Matthew ile anlaşır. Bu sırada Mickey, yıllardır gözünden sakındığı arazilerini Coach ve çetesinden korumaya çalışır. Özel dedektif olan Fletcher ise yıllardır peşine düştüğü Mickey’nin işlediği suçları ortaya çıkarmanın derdindedir. Kendisini türlü entrikaların içinde bulan Mickey, planladığı gibi işin içinden sıyrılmayı başarabilecek midir?
Mars’a gönderilen astronotlardan Mark Watney şiddetli bir fırtına sonrası öldü sanılarak ekibi tarafından terk edilir. Ancak Watney hayattadır ve kendisini Mars’ta yapayalnız bulur. Elindeki sınırlı olanaklarla, zekasını ve dayanıklılığını kullanarak dünyaya yaşadığına dair bir sinyal gönderir. Bilim adamları ‘Marslı’nın eve dönmesi için uğraşırken, ekip arkadaşları da kurtarma operasyonunda yer alırlar.
İkinci Dünya Savaşı sonrası New Jersey... Kocasını savaşta kaybetmiş olan Grace, güneş ışığına hassasiyeti olan iki çocuğuyla birlikte, büyük bir konakta yaşamaktadır. Perdelerin hep sımsıkı kapalı tutulduğu eve, üç kişi uğrar: İhtiyar bir kadın ve adam, bir de dilsiz genç kız. Evi çekip çevirecek yardımcılar aramakta olan Grace, bu kişilere iş verir; onları çocuklarının sağlık durumu konusunda uyarır. Öte yandan, Grace'in kızı Anne, Victor adlı bir çocuğun kendileriyle birlikte evde yaşadığına inanmaktadır. Evin çevresini kaplayan yoğun sis yüzünden kasabayla irtibatları kesildiği sırada, Grace, kızının anlattığı hikayelerin doğru olabileceği yolunda kanıtlarla karşılaşır. İşte bu noktada, eve yardımcı olarak aldığı insanlardan da şüphelenmeye başlar. Gücünü büyük ölçüde finalindeki sürprizden alan, gerilim dolu bir yapım...
Barbra ve kardeşi Johnny, babalarının mezarını ziyaret etmek için şehir merkezinden bir hayli uzakta, izbe bir bölgede olan mezarlığa giderler. Burada dua rutinlerini tamamladıkları esnada kendilerine yaklaşmakta olan yabancı bir siluetle karşılaşırlar. Kız kardeşinin aksine bir hayli rahat davranan Johnny, bu yabancının saldırısına uğrar ve oracıkta hayatını kaybeder. Ancak bu bir son değil, ürkütücü bir başlangıcın habercisi olur. Genç kadın ağır bir travmaya girer ve canını kurtarabilmek için bulabildiği ilk yere sığınır. Ancak burada yalnız olmadığını fark etmesi uzun sürmez. Bir anda kasabayı saran bu yaratıklardan korunmaya çalışan tek insan kendisi değildir. Ben de kendisi gibi canını zor kurtarmıştır ve kapıda diğerleri de vardır...
Ömür boyu hapse mahkûm olan Frank Morris, Alcatraz'dan kaçışını planlar. Bu gerilim filmi, Alcatraz cezaevinin tarihindeki tek başarılı firardan uyarlandı.
Dünyanın geri kalanıyla bağları kesilmiş, birbirine sıkı sıkıya bağlı bir aile, korkunç yaratıkların dikkatini çekecek herhangi bir ses çıkarmadan korku ve sessizlik içinde yaşar.
Marvel Studios'un yapımında, korkunç bir araba kazasında ellerini kaybettikten sonra hayatı sonsuza dek değişen dünyaca ünlü beyin cerrahi Dr. Stephen Strange in öyküsü anlatılıyor. Geleneksel tip ona yardımcı olamadığında, Kamar-Taj adındaki yerde şifa ve umut aramak zorunda kalır. Buranın yalnızca şifa dağıtan bir yer olmadığını, aynı zamanda gerçekliğimizi yok etmeye çalışan görünmeyen karanlık güçlere karşı verilen savaşın da cephesi olduğunu çok geçmeden anlar. Yeni sihirli güçler edinen Strange'in, kısa süre içinde eski yaşamına dönmek veya her şeyi geride bırakıp yaşayan en güçlü büyücü olarak dünyayı savunmak arasında bir seçim yapması gerekir.
Marvel'ın Kaptan Amerika: İç Savaş'ında Steve Rogers, insanlığı korumak için yeni kurulan Avengers ekibinin lideri olmuştur. Avengers ekibinin dahil olduğu bir olay, etrafta yıkıma sebep olunca, siyasi baskı ile bu ekibi kontrol edip yönetmek isteyen bir yönetici kurulun başında olduğu bir hesap verebilirlik sistemi kurulur. Değişen güç dengeleri Avengers ekibini ikiye böler: Bir grup Steve Rogers'ın liderliğinde hiçbir devletin müdahalesi olmaksızın insanlığı korumak için özgürlüğü seçer, diğer grup ise beklenmedik bir şekilde destekleyen Tony Stark'ın önderliğinde hükümetin denetiminde kalıp hesap verebilirlik sistemine destek vermeyi seçer.
Tenet, dünyayı büyük bir tehlikeden kurtarmak için savaşan bir kahramanın hikayesini konu ediyor. Gerçek zamanın ötesinde bir yerde uluslararası bir casusluk görevini yerine getirmeye çalışan kahraman, dünyayı kurtarabilmek için savaşmak zorunda kalır. Üçüncü Dünya Savaşı'ndan daha büyük bir tehlikeyi durdurmaya çalışan kahraman, casusun alacakaranlık dünyasında zorlu bir yolculuğa çıkar.
Sizce sıradan bir baba çocukları ile daha fazla zaman geçirebilmek için ne kadar ileri gider? Daniel Hillard (Robin Williams) sıradan bir baba değildir. Eski karısının (Sally Field) evde bir bakıcıya ihtiyacı olduğunu öğrenince hemen bu iş için başvurur. Mükemmel peruğu, birazcık makyaj ve bütün durumlara elverişli elbisesi ile Mrs. Doubtfire kendini işne adamış İngiliz bir bakıcı olarak hemen işe alınır. Ve tüm alesiyle yepyeni bir hayat yaratır. Şok edici, neşeli ve çoğu zaman dokunaklı olan bu filmi Robin Williams tekrar tekrar seyredilmesini sağlıyor.
Modellik yapan Carl ve Yaya, milyarder yolcuların tercih ettiği süper lüks bir gemi ile seyahate çıkar. Ancak keyifli başlayan yolculukları, fırtınanın çıkmasıyla yarım kalır. Çift, bir grup milyarder ve geminin temizlikçilerinden biriyle birlikte ıssız bir adada mahsur kalır.
Film, düzenlerini bozma ihtimaline karşı hayatlarına kimseyi dahil etmeyen, misafir bile kabul etmeyen bir çifti konu almaktadır. Bir gün davetsiz misafirler evlerine geldiğinde, çiftimizin sakin hayatları beklenmedik şekilde bozulacak ve gizlenen amaçların ne olduğu sorgulanmaya başlanacaktır.
Urfa'dan İstanbul'a göçen altı kişilik bir ailenin büyük kentte tutunabilmek için verdikleri ekonomik savaşın öyküsü.
Mahkemece atanmış yasal vasi hizmeti veren bir kadın, yaşlı müşterilerini dolandırarak zorla huzurevine kapatır. Ancak hedefindeki son ismin sürpriz bağlantıları vardır.
Bir üniversitede hocalık yapan biyolog Lena’nın (Natalie Portman) asker eşi Kane (Oscar Isaac), bir görev için “Area X” adlı bir bölgeye gider ve bir yıl sonra geri döner. Ancak döndüğünde tamamen bitik durumdadır ve komaya girer. Lena, eşini bu hale getiren şeyin ne olduğunu merak eder ve “Area X”te araştırma yapmak amacıyla gidecek, tamamı kadınlardan oluşan bir keşif ekibine gönüllü olarak katılır. Bir biyolog, bir psikolog, bir acil tıp teknisyeni, bir jeomorfolog ve bir fizikçiden oluşan bu keşif ekibi, doğanın kanunlarının geçersiz olduğu tamamen mutasyona uğramış bir bölgeye adım atacaklardır ve onları nelerin beklediği belli değildir.