Küçük Kahraman, ağabeyi ve ağabeyinin sadık arkadaşı Halit, birlikte yoksul ama neşeli bir hayat sürdürmektedir. Devamlı bir işleri olmayan ve günlerini daha çok aylaklıkla geçiren bu ikilinin tek amacı küçük Kahraman'ın okuması ve hayatını kurtarmasıdır. Parasızlığa rağmen keyifli bir hayat geçiren bu küçük ailenin mutluluğu öğretmenin Kahraman'la ilgili bir gerçeği ortaya çıkarmasıyla son bulur. Yapılan sağlık taramalarının ardından kan kanseri olduğu anlaşılan Kahraman'ın en büyük isteği ise bir televizyondur. Halit ve ağabey bundan sonra tüm güçlerini bir televizyon alabilmek için harcayacaktır.

Left brain and right brain duke it out and then belt out a tune in comedian Bo Burnham's quick and clever one-man show. As intelligent as he is lanky, Burnham cynically pokes at pop entertainment while offering unadulterated showmanship of his own.

Bahram Beyzai's poetic imagining of the circumstances that led to the death of Yazdgerd III, the last of the Sassanid kings of Iran. His death in 651, during the Arab invasions that brought Islam to this Zoroastrian realm, was mysterious: his corpse was discovered in a mill, but the cause of his death—and the whereabouts of his remains—are unknown.

1980 darbesinde annesini kaybeden küçük Deniz (babası o dönemde bir çok erkek çocuğa verilen ismi koymuştur) yedi yıl sonra hiç görmediği dedesinin Ege’deki çiftliğine doğru bir yolculuğa çıkar. Deniz’in dedesini hiç görmemesinin nedeni dedesiyle babasının yıllardır küs oluşudur. Hüseyin Efendi (Çetin Tekindor) okumaya diye gönderdiği oğlunun politik olaylara karıştığını öğrenince onu evlatlıktan silmiştir çünkü. Sadık’ın her şeye rağmen baba evine geri dönüşünün nedeni Deniz’den ayrılmak zorunda oluşudur; küçük oğlunu babasına emanet edecektir. Kelimenin tam anlamıyla Deniz bu çiftlikte hafif tatlı kaçık bir ailenin ortasında bulur kendini.

The incredible story of the Italian Emilio D'Alessandro, personal driver of the great director Stanley Kubrick (1928-1999), who met Emilio by chance in London in 1971 and hired him, thus establishing a deep friendship that lasted thirty years and helped create four masterpieces of cinema. A moving tale about two seemingly opposing people who found their ideal travel companion far away from home…

1993. Bosna'daki savaş tüm şiddetiyle sürmekte. Ciki isimli Bosnalı ve Nino isimli bir Sırp asker düşman hatları arasındaki tarafsız bölgede sıkışmışlardır. Kaçacak bir yerleri ve güvenecek kimseleri yoktur. Birbirine düşman bu iki asker bir yandan birbirlerini yok etmek için fırsat kollarlarken bir yandan da içinde bulundukları trajikomik durumdan kurtulmak için mücadele etmektedirler. Birleşmiş Milletler Barış Gücü'nde görevli bir asker, kendisine verilen emirleri hiçe sayarak yardımlarına koşar.

Almanya'da yaşayan 40'lı yaşlarındaki Cahit ile genç Sibel intihardan vazgeçmiş 2 insandır. Psikoloğunun yardımıyla sorunlarını bir nebze de olsa yenmeyi başaran Cahit, Sibel'e yardım etmek ister. Sibel'se çıkış yolunu evlilikte arar ve eşi doğru dürüst tanımadığı Cahit olur. Aynı evde yaşamaya başlayan Cahit ve Sibel arasında kaçınılmaz bir yakınlaşma başlar.

Kör düğüm olmuş bir aşk üçgeni, Bekir, Uğur ve Zagor. Bekir Uğur'a, Uğur Zagor'a, Zagor da serseriliğe aşıktır. Karşılığını bulamayan kalplere tutkun bu üç insanın yolu, tutkunun beslediği bir kaderle birbirine bağlanır. Uğur, Zagor'un hapisten çıktığı gece, mahallede işlenen bir cinayetin ardından ortadan kaybolur. Bu kayboluş, ilk başta Bekir'in umutsuz aşkından kurtulması için bir umut olsa da aylar sonra Zagor'un İzmir'de işlediği bir cinayet sonrası hapse girmesinin ardından Uğur'un mahalleye dönmesi ile Bekir için yıllar sürecek amansız bir kovalamaca başlayacaktır. Aşkının peşinde, kendini hiçe sayarak sürecek bu kovalamaca ile gururunu, benliğini, bütün kişiliğini yitirse de, bir tek şeyi, aşkın masumiyetini yitirmez.

Set during a long, hot summer on the Thamesmead Estate in Southeast London, three teenagers edge towards adulthood.

Bir aşiretin kırsal alandan büyük kente geçişini ve giderek çöküşünü zengin ayrıntılarla veren destansı, epik bir deneme. Bir başyapıt. Yılmaz Güney'in uzun soluklu senaryosundan, Zülfi Livaneli'nin müziğine, Zeki Ökten'in anlatımına ve en küçük oyuncusuna kadar her şey yerli yerine oturmuş. Tarık Akan, Tuncel Kurtiz ve Melike Demirağ, şaşırtıcı ve paslaşmalı bir oyun gösterisi sunuyorlar. Vahşi doğunun uçsuz bucaksız yaylalarından, "Güzel Ankara"nın ana caddelerine kadar uzanıp trajik bir çöküşü, bir "son"u yaşayan insanları, bir aşiretin öyküsünü anlatıyor. Tren bölümleri ve ihtiyar aşiret reisi Hamo rolündeki Tuncel Kurtiz'in koyun sürüsüyle Ankara'ya girişi, tek başına kalınca da caddelerdeki insan seli arasında oğullarını arayışı unutulmaz güzellikte. Türk sinemasında ekip çalışmasının en zengin örneklerinden. A. Özgüç

"Bisikletçi" 18 yaşında Vietnamlı bir gençtir. Ho Şi Min banliyölerinde kiralık bisiklet-taksisiyle çalışarak iki ablasını ve büyükbabasını yaşatmaya çalışmaktadır. Bir gün taksi çalınır ve filmde gerçek ismini asla öğrenemediğimiz Bisikletçi, hırsızları ararken bir çeteye bulaşır. Çetenin lideri, sıradışı davranışları olan ve şiir yazan genç bir adam, aynı zamanda pezevenktir ve Bisikletçi çok geçmeden derinden bağlı olduğu ablasının da bu adam için çalıştığını öğrenir.

Yıl 1948 doğup büyüdüğü Hisli Hisar kasabasına, Gümrük Muhafaza Müdürü olarak dönen Mehdi ve çocukluk arkadaşı Rahim in ailelerinin kasabanın ortasından geçen sınır telleri ile parçalanan hayatlarını anlatıyor. Neredeyse yüzyıllardır birlikte yaşayan Hisli Hisarlıların altüst olan sosyal yaşamlarını, aşklarını, ticaretlerinin önünde duran dikenli telleri ve merkezi otoriteye karşı hayatlarını nasıl savunduklarını görüyor, 1948 de yaşanan bu trajikomik öykünün yarım asırdır çok fazla değişime uğramadığına tanık oluyorsunuz. Bu arada Mehdi'nin oğlu Âdem ile Rahim'in kızı Filiz arasındaki tutkulu aşk, aralarından geçen sınır çizgisi nedeniyle iyice imkansızlaşır.

Tsane, dedesi ve inekleri Cvetka ile bir tepede yaşamaktadır. Bir gün dedesi ölmek üzere olduğunu söyler, Tsane’a Cvetka’yı satması için söz verdirir. Tsane, eline geçen parayla kutsal bir heykelcik alacak ve en önemlisi eve bir gelin ile dönecektir. Tsane, ilk sözünü yerine getirir, fakat dedesi ölmeden bir eş bulabilecek midir? Tam bu sırada, okula her zamanki gibi geç kalan Jasna ile karşılaşır. Kusturica'nın renkli ve tempolu filmlerinden bir yenisi olan Bana Söz Ver, eğlenceli, komik, romantik ve şiirsel bir hikaye.

An enigmatic tale of four people whose lives are intertwined by destiny are subject to the laws of fate. They discover that luck is something they cannot afford to be without as they gamble with the highest stakes possible in a deadly game from which only one of them will emerge intact.

Yüksek teknolojiyi kullanarak inanılmaz vurgunlar yapmayı başaran Mr. A, aranan bir adamdır. Ajan Shonali Bose'nin elindeki verilere göre, dünya çapında ünlü bu soyguncunun bir sonraki durağı Hindistan'dır. Shonali Bose, bunun üzerine konuyla ilgili deneyimi olan dedektif Jai Dixit ile irtibata geçer, onun ve yardımcısı Ali'nin yardımını ister. Ali, daha önce de suça bulaşmış olduğu için, onlara daha iyi rehberlik edebilecektir. Görevi başarmaya odaklanırlarken güzel Sunehiri, Jai Dixit'in dikkatini çeker.

In this pitch black comedy the rivalry between two neighbors escalates into an all out war. Through a maintenance error on a tractor they both end up, paralyzed, in a wheelchair. It seems they are doomed to stay together. They no longer focus their rage on each other but on the manufacturer of the tractor, in Helsinki. So get ready for a hilarious wheelchair road movie.

Sahneye çıkma hayaliyle yanıp tutuşan bir dansçı, zor durumdaki bir drag kulübünde temizlikçi olarak işe girer ve yeteneğiyle hırslı bir koreografın dikkatini çeker.

Politik bir gerilimin konu edildiği film Türkistan’da geçer. Ülke, eski Amerikan Başkanı Aykroyd’un kurucusu olduğu bir Amerikan özel şirket tarafından işgal edilir. Şirket tekelleştirme hedefine erişebilmek için, Orta Doğu’daki petrol başkanını öldürmelidir. Bunun için şirketin başkanı, tehlikeli bir adam kiralar. Sıra suikasta gelir. Daha az dikkat çekmesi için Orta Doğu’nun ünlü pop yıldızı Yonica Babyyeah’in düğününden faydalanılması düşünülür.

Plagued by the abuse of her past and the turmoil of failed intimate encounters, Laura struggles to find a lover and a sense of normalcy. Her beacon of hope comes in sixteen year-old Eva, a talented pianist disillusioned by the life her mother imposes upon her. An unlikely relationship is formed between the two and Eva becomes an obsession to Laura. In light of Eva's unhappiness, Laura convinces her to runaway to her house and they soon find themselves caught within an intense entanglement. Manipulation, denial and codependency fuel what ultimately becomes a fractured dynamic that can only sustain itself for so long.

Lüks bir otelin misafirlerine hizmet veren iki zıt karakter, masör Clemens ve aşçı Lara’nın arasında kuvvetli bir çekim vardır. Clemens’in hassas karakteriyle Lara’nın fevri tabiatı sürekli çarpışır durur. İkisinin arasında denge hiç sağlanmayacak gibidir.