Amerika Birleşik Devletleri'nin 2. Dünya Savaşı'na girmesinin ardından Desmond T. Doss da birçok Amerikalı gibi orduya katılmaya gönüllü olur. Ancak dindar bir Hristiyan ve bir pasifist olan Doss, savaşta insan öldürmeyi ve herhangi bir şekilde silah kullanmayı reddetmektedir, onun yerine savaş alanında yaralıları kurtararak hizmet etmek istemektedir. Bu tavrı hem komutanları hem de asker arkadaşları arasında ilk başta çok sert tepkiyle karşılanır, askeri mahkemeye bile çıkar. Ancak Doss, son derece sert bir eğitimden geçip kendi hayatı pahasına silahsız bir şekilde savaş alanına gitmeyi çoktan göze almıştır.
Saroo Brierley’in kendi hayat hikayesini yazdığı “A Long Way Home” isimli kitabından uyarlanan filmde, 5 yaşında Hintli bir çocuk olan Saroo ağabeyinin geri dönmesini beklerken bir tren vagonunda uyuyakalır. O uyurken trenin yola çıkması sonucu küçük Saroo uyandığında kendini evinden kilometrelerce uzakta bulur. Artık kayıptır ve eve nasıl döneceğine dair bir fikri yoktur. Kendini Calcutta'da bulan Saroo büyük mücadelelerden sonra Avustralyalı bir çift tarafından evlat edinilir ve sevgiyle büyür. Ancak ailesini bulma isteği giderek bir saplantıya dönüşür. Elinde hiçbir şey olmadan ilerlemeye çalışan genç adamın içindeki çaresizlik zamanla hayatını da etkilemeye başlar.
Gizli Sayılar, yıldızları hedefleyerek ülkenin temellerini değiştiren parlak bir kadın grubunun inanılmaz, anlatılmamış, ancak gerçek hikayesini ortaya çıkarıyor. Film, NASA'daki siyah kadın matematikçilerden oluşan seçkin bir takımın, Sovyetler Birliği'ndeki Amerikalı rakiplerine karşı uzay yarışını kazanmasına yardımcı oldukları ve aynı zamanda, eşit haklara ve fırsatlara ilerlemeye yönelik arayışların hayati tarihini anlatıyor.
Gerçek bir hikayeye dayanan , maskenin arkasındaki adamla ilgili bir filmdir. Augusto, 50'li yıllarda bir sahne sanatçısı olan annesinin ayak izlerini takip edip kendini tanıtmaya çalışan bir aktördür. Erotik yapımlar ve küçük operalarda oynadıktan sonra televizyonda palyaço "BINGO" olarak gösterme şansı bulur. Program oldukça tutulur ancak sözleşmesindeki bir madde onun gerçek kimliğini ortaya koymasını yasaklıyordur. Augusto, isimsiz bir ünlüye dönüşür. Makyaj yaparken, ülkenin dört bir yanındaki çocuklara mutluluk getirir ancak babası tanıma arayışı içinde kendisini uzakta gören kendi oğlu Gabriel'e değil. Brezilyalı 80 televizyonunun sahne arkasındaki evrendeki ironi ve mizah ile abartılı pop görünümüyle dolu film, bir insanın sanatsal değeri ararken onun kişisel çürümesini bulan inanılmaz ve gerçeküstü hikayesini anlatıyor.
Hayatlarında yön bulmaya çalışan iki tutkulu insan Sebastian ve Mia'nın yolları, Los Angeles'ta trafiğin sıkışık olduğu bir gün kesişir. Her ikisi de sanat tutkunu olan bu iki insan, hayallerini gerçekleştirme yolunda düşe kalka ilerlemektedir. Sebastian Wilder geleneksel jazzın kolonlardan yükseldiği bir kulüp açma hayalinde, Mia Dolan ise kafesinde çalıştığı film platosunda kendine uygun tüm oyunculuk seçmelerine katılarak bir rol kapma telaşındadır. Bu iki insanın kalpleri birbiri için atmaya başladığında ortaya çıkan manzarayı hayat şartları bozacak, onları yavaş yavaş hayallerinden uzaklaştırmaya başlayacaktır.
Ben ve Leslie, çocuklarını alışıgeldik medeniyet kalıplarının dışında, konvansiyonel eğitim formlarından farklı ve toplumsal normlardan uzakta, Pasifik Kuzeybatısı’nda satın aldıkları bir arazide yetiştirirler. Ancak Leslie’nin ölümüyle bu cennet düzeni bozulur. Ben, şehre götürmeye mecbur kaldığı çocuklarının, bu yeni yaşam biçiminin içinde kaybolmamaları için uğraşırken bir yandan da onları, annelerinin olmadığı bir hayata hazırlamaya çalışır. Leslie’nin ailesinin baskıları ve çocuklarının arkasından dolaplar çevirdiklerine inanmaya başlamasıyla Ben, yepyeni bir babalık sınavıyla karşı karşıya kalır ve kendi yöntemlerini sorgulamaya başlar.
Aşırı havalı ve güzel Raphina'nın kalbini kazanmayı amaçlayan 14 yaşındaki Conor, birkaç delikanlıdan oluşan bir grup kurar ve grup, 1980'lerin Dublin'inde şarkı sözü yazmaya ve video çekmeye yüreklerini verir.
Kubo, deniz kenarındaki köyünde sakin ve sessiz bir hayat sürmektedir. Fakat geçmişten gelen bir ruh, eski bir kan davasını yeniden alevlendirince hayatı alt üst olacaktır. Tanrılar, canavarlar gibi pek çok doğaüstü yaratık harekete geçince, Kubo hayatta kalmak için eski bir Samuray savaşçısı olan babasının zırhını bulmak zorundadır... Yönetmenliğini Travis Knight'ın üstlendiği animasyonun orijinal seslendirme kadrosunda Rooney Mara, Charlize Theron, Matthew McConaughey gibi ünlü isimler yer alıyor.
Lee Chandler, sıhhi tesisat, elektrik, kapıcılık gibi sıradan işler yaparak, tek göz bir evde yalnız başına yaşayan depresif bir adamdır. Doğup büyüdüğü ama uzun zamandır uğramadığı kentten bir gün acil bir telefon alır. Kalp hastası abisi hastaneye kaldırılmıştır ve durum ciddidir. Lee kafasında endişeler ve soru işaretleri ile yola koyulur ama hastanede onu bekleyen haber hiç de iç açıcı değildir. Abisi vefat etmiştir ve Lee yetim kalan ergen yeğenine bakmakla yükümlüdür.
Film, deneyimsiz bir FBI ajanı olan Jane Banner’in (Elizabeth Olsen) Kızılderililerin bölgesinde gerçekleşen bir cinayetin peşine düşmesini konu alıyor. Cory Lambert’ın (Jeremy Renner) da yardımıyla Jane, çok geçmeden doğa yasasının gerçek yasaları tanımadığını anlayacaktır.
1970’ler Los Angeles’ında, şanslı ama sakar özel dedektif Holland March ve dikkatli araştırmacı Jackson Healy bir gizemi çözmek için bir araya gelir. Birlikte, herkesin aradığı ve önemli bir sırrı saklayan Amelia isminde kayıp bir kızı bulmaları gerekmektedir. Amelia Kuttner, ünlü bir porno yıldızı olan Misty Mountains’ın gizemli ölümünü çözebilecek bilgilere sahip tek kişidir. Bu araştırma esnasında iki dedektif kendilerini yüksek statüdeki devlet yetkililerinin hedefinde bulur.
1950'lerde ailesini geçindirmeye çalışırken bir yandan da ırk ilişkileri ile mücadece etmeye çalışan Afro-Amerikan bir babanın hayatını anlatıyor. Usta oyuncu Denzel Washington'ın yönetmenliğini üstlendiği filmin senaryosu ise August Wilson'a ait.
Dört cesur adamın, bir grup esiri, yamyam bir kabilenin elinden kurtarma girişimini anlatacak olan film, eski usül western konseptine de fazlasıyla yakın duran bir görsel estetiğe ve öykü evrenine sahip olacak gibi görünüyor!
Punk rock grubu The Ain't Rights gezici olarak barlarda konser verirken son dakika kararıyla Oregon'un ormanlık bölgesindeki bir barda sahne almak için yola çıkarlar. Mekana gittiklerinde her şey yolundadır ve konseri sorunsuz atlatırlar. Ancak konser sonrası, sahne arkasındaki odalarında genç bir kadının cesediyle karşılaşırlar. Mekanın acımasız sahibi olayın tek şahitleri olan grubun ortadan kaldırılmasına karar vermiştir. Müzisyenler, o ve adamları tarafından abluka altına alınan bir odada hayatta kalma savaşı verecekleri uzun bir geceye adım atar.
Sam Childers tüm hayatını bir uyuşturucu satıcısı olarak geçirmiştir. Karakterinde olan bu boşluğu ise tanrıyı tanıdıktan sonra savuşturabilmiştir. Artık din uğruna her şeyini vermeye hazırdır. İlk isteği ise zorla savaşçı ve asker haline getirilen Sudanlı çocukları kurtarıp güzel bir hayata kavuşturmak olacaktır.
Can çekişen annesini kaybettikten sonra yaşamanın anlamını yitiren Evan (Lou Taylor Picci) yaşama arzusunu yeniden kazanmak için son çare olarak bir geziye çıkmaya karar verir.Rastgele bir yer seçen Evan, İtalya’ya gelir ve burada kendini turistlerle eğlenirken bulur.Buraya kadar her şey iyi giderken gizem dolu bir kadın olan Louise (Nadia Hilker) ile karşılaşması sonrası onun için pek çok şey değişmeye başlar.
Michael German’ın gerçek hikâyesinden esinlenen Daniel Ragussis’in yazıp yönettiği polisiye filmde FBI ajanı Nate Foster, yerel bir terörist grubun yürüttüğü bomba yapma çalışmalarını engellemek için gizli bir göreve atanır. Harry Potter olarak dünya çapında ün kazanan Daniel Radcliffe, Toni Collette, Tracy Letts, Sam Trammell, Burn Gorman, ve Nestor Carbonell gibi isimler filmin oyuncu kadrosunda yer alıyor.
Rose Creek adlı küçük bir kasabanın halkı, kasabayı yöneten Bartholomew Bogue adlı sanayicinin insanlık dışı uygulamalarından usanmıştır. Onları bu zor durumdan kurtarmak için bir araya gelen, farklı yeteneklere ve karakterlere sahip, aralarında ödül avcılarının, kanun kaçaklarının, kumarbazların da bulunduğu 7 silahlı adam ortak bir amaç uğruna güçlerini birleştirirler.
8 yaşındaki oğlunun doğaüstü güçleri olduğunu fark eden baba, oğlunu koruyabilmek için bir kaçış planı yapar. Baba-oğulun takımına Kirsten Dunst ve Joel Edgerton eklenir ve grup olarak bildikleri korumalı yere peşlerindeki polislere ve çeşitli gruplara yakalanmadan varmaya çalışırlar.
1920'lilerin suç gezen Boston kentinde Joe Coughlin adında bir adam nam salmıştır. İçki yasağı halen devam etmekte ama illegal yollardan kırılmaktadır. Dürüst ve namuslu bir hayatı geride bırakan Joe kendisine kötü şöhreti gangster yaşamını seçer. Küçük yaştaki hırsızlık kariyerini geride bırakan adam artık şehrin en korkutucu gangsterlerine hizmet etmektedir. Joe gangster olmanın ününü ve ganimetlerini sevmektedir fakat 'karanlık taraftaki' hayatın da ödenmesi gereken bir bedeli vardır. Üstelik Joe'nun babası şehir polisidir...