Crga Pitic ve Zarije, bir süredir birbirinden uzak düşmüş iki eski dosttur. Uzun yıllardır birbirlerini görememelerine karşın dostluklarında en ufak bir azalma olmadığını, Zarije'nin oğlu Matro'nun haylazlıkları sayesinde öğreneceklerdir. Bir kara borsa işine para bulmak için babasının öldüğünü söyleyen Matro, büyük bir şamatanın kopacağı macerayı başlatmış olur.
Roald Dahl'ın kendi kitabı Charlie'nin Çikolata Fabrikası'ndan senaryolaştırdığı film... Charlie, zengin ailelerin şımarık çocukları ile birlikte Willy Wonka'nın çikolata fabrikasını gezmeye hak kazanır. Yolculuk esnasında sayıları gittikçe azalır. Bu bir geziden çok aslında bir sınavdır.
Bill Parish (Anthony Hopkins) bu dünyada bir insanın sahip olabileceği herşeye sahiptir: Güç, para, başarı ve mutlu bir aile… Ama mutlu dünyası 65. yaşgününden birkaç gün önce, esrarengiz yabancı Joe Black’in (Brad Pitt) ziyaretiyle altüst olacaktır. Zira bu herhangi bir genç adam değil, Parish’in canını almaya gelen Ölüm’dür. Doğumgününü ailesiyle kutladıktan sonra hayata veda etmeyi tercih eden Bill, dünyada geçireceği fazladan birkaç güne karşılık Ölüm’ün dünyadaki rehberi olmayı kabul eder. Ölüm ise dünyanın tüm nimetlerini, en başta da aşkı tadacaktır… Ancak aşık olduğu kişinin Parish’in güzel kızı Susan (Claire Forlani) olması, Bill’in dünyadaki son günlerini oldukça çetin kılacak gibidir.
Amerikalı yazar Jonathan Safran Foer'ın 2002 tarihli aynı adlı ilk romanından uyarlanan filmde Yahudi kökenli Amerikalı bir gencin hiç tanımamış olduğu dedesini 1942 yılında Nazi'lerin elinden kurtaran kadını aramak üzere Ukrayna'da çıktığı garip ve komik yolculuk anlatılmaktadır.
Farklı ailelerlerden, farklı hayatlardan gelen aynı kasabada yaşayan çocukların öyküsü
Whangara kabilesinin enteresan bir inanışı vardır. Yeni Zelanda’nın Doğu yakasında konuşlanan Whangara kabilesi, soylarının binlerce yıl önce o topraklara bir balinanın sırtında geldiğine dair güçlü bir inanca sahiptir. Bu atalarının adı Paikea'dır. Bu inanışa göre kabilenin geleneklerinde işleyen töre şu şekildedir: Kabileye şef olarak seçilen kişiler ailenin ilk doğan erkek çocukları olmak zorundadır ve bu kabilede yaşayan 11 yaşındaki "kız çocuğu" Pai'nin ise gözü şefliktedir. Pai'nin bilge Büyükbabası Koro, kabilenin müstakbel başkanını tayin edecek olan mercidir. Lider olmak isteyen küçük kız Pai, bu uğurda ne gerekirse yapmaya kararlıdır. Dünyada her şeyden çok sevdiği büyükbabasına karşı gelecek bile olsa... Yeni Zelanda’nın kültürüne dair çok içten, samimi bir hikaye anlatan Whale Rider, küçük oyuncusu Keisha Castle-Hughes’a da 'en iyi kadın oyuncu' dalında Oscar adaylığı getirmişti.
60'ların Paris'inde ergenlik çağındaki Musevi çocuk Moses, annesi kardeşini de alıp evi terkedince babasıyla mutsuz bir hayata mahkum olur. Zamanının çoğunu mahallenin Türk bakkalı İbrahim Demirci ile geçirmeye başlar. Moses'ın babası depresyon sonucu intihar edince, onu İbrahim evlat edinir. Çok bilge bir adam olan İbrahim'in ışığında Kuran'dan yaşama dair güzel şeyler öğrenir Moses. Sonunda dükkanı kapatarak bir spor araba alırlar ve İbrahim'in ülkesine, yani Türkiye'ye doğru bir yolculuğa çıkarlar. Moses, burada bambaşka bir yaşama adım atarken yepyeni insanlarla da tanışacaktır.
2 Oscar® ödüllü yönetmen Ron Howard yanına Steve Martin ile birlikte birçok oyuncuyu alarak, hayattaki en değerli uğraş olan ebeveynliğin eğlenceli, dokunaklı ve unutulmaz portresini sunuyor...
Arthur Simon Simpson, Yunanistan Kavala'da yaşayan tembel orta yaşlı adam, havaalanında turistlere ucuz hatıra eşyaları satmaktadır. Sonra onlara araba servisi yapar, aynı zamanda da değerli eşyalarını çalmaya çalışır. Potansiyel kurbanlarından biri ise hırsız Walter Harper'dır. Walter, Topkapı Sarayı'ndan turistlerin görmesi için camlı çerçeve içinde sunulan, Padişah II. Mehmed'in zümrütle kaplı hançerini çalmayı planlamaktadır. Walter ve çekici arkadaşı Elizabeth Lipp, Simpson'ı Amerikan limuzinini Atina'dan İstanbul'a götürmesi için kiralar.
1960 'lı yıllarda Avustralya 'nın ücra köşelerinden birinde bulunan bir Katolik yetimhanesinde yaşayan dört çocuğa Güney Avustralya sahilllerinden birinde tatil yapma şansı doğar.Bu çocuklara 'Aralık Çocukları' adı takılmıştır,çünkü dördü de yetimhaneye bu ayda gelmişler ve doğum günlerini de bu ayda kutlamaktadırlar.Geldikleri tatil beldesinde,çocuksuz çiftlerden birinin evlat edinmek üzere çocuk aradıkları söylentisi dolaşmaktadır.Gerçek bir aileye kavuşma umudu içerisindeki çocuklar bu çifte kendilerini beğendirebilmek için bir rekabet içine girerlerken, arkadaşlıkları da yeni bir sınavdan geçecektir.
Alice, yaşından çok daha önce olgunlaşmış, biraz kaprisli, değişken karakterli ama genelde sessiz bir kızdır. Başka biri tarafından dokunulmanın nasıl bir şey olduğunu çok merak etmektedir ve bu konuda eline geçen her türlü nesneyle araştırmalar yapmaktan çekinmez. Yatılı okulu yaz tatiline girince yazı geçirmek için ailesiyle beraber yaşadığı evine döner. Bastırılmış seks duygularına tek çözüm onun için bu tatil olacaktır. Burada babasının yanında çalışan Jim adındaki bir adamı gözüne kestirir. Jim onun düşündüğü seks fantezilerini daha da arttırır.